Latince adı ‘Rhamnus frangula’ olan Barut ağacı, cehrigiller familyasındandır. Kışın yapraklarını döken, çalı görünümlü çokyıllık bir bitkidir. Kerestesinden barut yapıldığı için bu ismi almıştır. Erkek Akdiken adıyla da bilinir.
Avrupa, Kuzeybatı, Asya ve Kuzey Amerika’da yetişir. Ülkemizde ise Kuzey ve orta Anadolu’da bulunur. Barut ağacının yalnızca Türkiye’de yetişen bir alt türü R.f. Pontica, Trabzon, Rize ve Artvin ormanlarında yetişir.
Orman yangınları sonrasında harap olan ormanların yeniden oluşturulmasında ve yeşillendirilmesinde büyük rol oynar. Mayıs ve Haziran aylarında Barut ağacı demetler halinde minik beyaz çiçekler açar. Bu ağaç, arılar ve kelebekler için harika bir besin kaynağıdır. Eriksi meyvesi kırmızı renklidir. Olgunlaşınca mor ve siyah renge döner.
M.Ö. 1600 yıllarında yazılmış ‘Edwin Smith Cerrahi Papirüsü’nde barut ağacı kabuğunun faydalarından bahsedildiği söylenir. Bazı medeniyetlerde Barut ağacı tütsü olarak da kullanılmıştır. Çeşitli kültürler arasında en çok kabızlığa iyi gelişiyle ün salmıştır.
Barut ağacı kabukları mevsiminde toplanıp kurutulur. En az bir yıl kurutulduktan sonra tüketilebilir. Bundan önce tüketilmesi tavsiye edilmez. Kurutulan barut ağacı kabuklarından çay yapılır. Ayrıca kerestesinden barut ve mangal kömürü üretilir.
Halk arasında kurutulan yaprakları kaynatılarak barut ağacı kabuğu çayı içmenin kabızlığa, vücuttan fazla suyun atılmasına, idrar yolları ve solunum yolları iltihaplarına iyi geldiğine inanılır.[1] Barut ağacı kabuğu faydalı olduğu gibi bazı durumlarda zararlıdır. Bu yüzden mutlaka bir uzman tavsiyesi kontrolünde kullanılmalıdır.
Uygun şartlarda kurutulan barut ağacı kabuğu, ağzı kapalı bir kapta, loş, serin ve kuru bir ortamda saklandığında ömrü 2 yıldır.